Şeyh Osman Efendi


Sultan-ı Evliya, Sahibüzzaman, Kutubi Devran, Esseyyid Şeyh Osman Nuri ÖLMEZTOPRAK
(Bağdadi)

“Hayatında olduğu gibi ölümünde de tasarruf yetkisi olan gavsların en azametlisi”
“Cenabı Allah bir evliyaya verilecek bütün makam ve rütbeleri bu cana vermiş…
Dünya bizim müridimiz olsa Allah’ın vereceği bir rütbe yok…
Bir müridimiz kalmasa Allah verdiği rütbenin birini almaz…”


“…Dünya bir araya gelse benim müridimi bizden alamaz….”

Evet, Şeyh Osman Nuri Hazretleri hakiki bir gavsul azamdır…
Bu makam her ne kadar Gavsul Azam Seyit Abdulkadir Geylani Hazretleri’ne aitse de oraya
vekaleten gelen yüce zatlar da söz konusudur...
Bu makamda olan bir evliyayı tanıyabilmek pek de kolay değildir…
Ancak sufizm yolunda bu unvandaki bir evliyayı tanıyabilmenin belli başlı kriteri vardır.
Sözgelimi:Adem Aleyhi selamdan bu yana bütün insanların,bitkilerin,on sekiz bin alemin,arşın,kürsünün,melekut aleminin sırlarını hatasız bir şekilde görüp söyleyebilmesi,bitkilerle,hayvanlarla konuşabilmesi bu makamda olan bir evliyanın “ledün bilgisi”bağlamında yetkinliğini ortaya koyar.Bir evliyanın “gavsul azam olması için” bunlar da yeterli değildir…Siyah bir gecede,simsiyah bir taşın üstünde,simsiyah bir karıncanın adım sesini duyabilmelidir… Okyanus dibindeki bir balığın suya değen kuyruk sesleri dahi bu makamdaki gavsul azama uzak değildir…Hatta bir insanın yüz yıl önce gördüğü rüyayı olduğu gibi söyleyebilirler…Geçmiş,gelecek bütün hadiseler onlara ayandır…Allah’ın takdir ettiği kaderi,yine Allah’ın dilemesi ile değiştirebilirler…Zamanından önce bir müridi himmet kullanarak vurup öldürebilme yetkileri olur…Bunların ötesinde gece gündüz bütün müritlerini manen görüp kollarlar…Kendileri ruhani olarak on sekiz bin alemde vardır…Sufilerinin ölüm anlarında kesinlikle imanları üstünde bulunurlar…Kabir sorgusunda yardımcı olurlar…Emrinde milyonlarca büyük melaikeler vardır…Buraya dek sıralananlar ancak gavs makamında olabilecek evliyaya ait sırlardandır…
Gavslar da daire daire olur:Bir silsilenin gavsı…Zamanın gavsı….Bir de on sekiz bin alemin gavsı vardır…İşte gerçek manadaki gavs da budur…Yani on sekiz bin alemin gavsı…
Bu zatlar Efendimiz Aleyhiselam’ın velayetini temsil ederler…Efendimiz Aleyhi selamdaki bütün mucizeler kendilerine keramet olarak verilmiştir…Bunlardan ayrı olarak bir de bin yıllar içinde gelen gavslar vardır…Bunları ayırt etmenin en belirgin yöntemi yukarıda sıralananlardan başka “Allah ile açık seçik konuşmalarıdır.” Bu çok özel ve büyük bir ayrıntıdır…Sufizm yolu dışındakiler için bu düşünceler onları sadece inkara götürür…Böyle bir şey olur mu?Peygamberler konuşamıyor bu gavs nasıl konuşsun?Küfre gittiniz ve benzeri sert söylemleri oldukça doğal karşılanmalı… Allah bu makamdaki zatın kalbinden on sekiz bin aleme tasarruf eder…Hayırdan ve şerden yana olan her şeyde bu gavsın kalbi ayna olur…





Şeyh Osman Nuri-Bağdadi (r.a.) Hazretleri Hicri {1297},Miladi{1881}yılında Bağdat ilinin Süleymaniye
kazasının Biyara köyünde dünyaya gelmiştir. İsmi Osman Nuri Bağdadi'dir.
Annesinin adı Seyyide Fehime (r.a.), babasının adı Seyyit Emin (r.a.)'dir.
Soyu:“Seyyid-i Şerif”dir.

DIŞ GÖRÜNÜŞÜ:
Yüzünü görenlerin anlatımına göre uzun boylu, geniş omuzlu, ten rengi kumrala yakın,yakışıklı,
saçları gür ve düzgün,Yüzü yuvarlak, kaşları hilalli, gözleri iri, burunu çok hafif bir şekilde
sola kıvrıktır, –ki seyyid neslinde görülebilen bir özelliktir. biraz kilolu,,ALLAH’IN nuruyla nurlanmış
yüzünü görenlerin doyasıya bakıp seyredemedikleri çok büyük bir zattır.bu sadece dış güzelliğiymiş
ya iç güzelliği...

ÇOÇUKLUĞU VE GENÇLİĞİ:
Şeyh Osman Nuri Hazretleri çocukluk ve gençlik yıllarında bir taraftan dünyevi ilimler öğrenip,
askeri okullardaki tahsilini yürütürken, diğer taraftan’de babası tarafından Bağdad’ta özel olarak
tutulan hocalardan, lisan dersleri alıyor ve Medreselerdeki hoca efendilerden’de Kur’an, Tefsir,
Hadis gibi islami ilimleri öğreniyordu. Şeyh Osman Nuri Efendi yukarıda bahsedilen ilimler ve tahsil
hayatının yanında, Irak’ın büyük Mutasavvıflarından Şeyh Ömer Ziyaeddin Hazretlerinin dergahında
tasavvufi eğitimini de sürdürüyordu. Şeyh Ömer Ziyaeddin Hazretlerin'den Kuran-ı Kerim, hafızlık,
hadis, fikih, kelam, tefsir.....ilimler öğrendi.Osman Nuri Efendi, İstanbul’da askeri okulda teğmen
olduktan sonra bağdat’a atanmış ve orada Şeyh Ömer Ziyaeddin hazretleninin sohbetlerinden ve
manevi feyizlerinden istifade etmeye çalışmıştır.

İRŞADI:
Şeyh Necmeddin hazretleri tarafından irşad edilmiştir.
Şeyh Necmeddin hazretleri ,Şeyh Ömer Ziyaeddin Hazretleri nin oğludur.
İrşadından sonra birgün Fırat'ta yüzen Şeyh Osman Nuri (r.a.)
Gavs-ı Azam (r.a.) üzerine ilahi söylemeye başlamış...
Birdenbire cisimleşen Şeyh Abdulkadir Geylani (r.a.) yüze yüze Şeyh Osman'ın (r.a.) yanına gelmiş...
Ona selam vermiş... Gavs-ı Azam'ın (r.a.) omzunda çember gibi eğilen uzun bir kıl varmış...
Birlikte yüzerlerken Şeyh Osman Nuri (r.a.): “Ya Hazreti Gavs-ı Azam (r.a.)!
Acaba senin şu omzundaki kıl kadar olabilir miyim?
Sen ne yüce bir Gavs-ı Azam, ne azametli bir evliyasın!” dediğinde... Hazret-i Gavs-ı Azam: “Oğlum Osman! O Kadar da uzun boylu değil:
Ben Gavs-ı Azam'ım... Sen de hakiki bir Gavsın!” diyerek başlamış Şeyh Osman Nuri'yi (r.a.) öven arapça şiirler söylemeye...
Ben "ya Pir benim bu makamda gelişimde sizin de bir hizmetiniz ve himmetiniz oldu mu?" diye sorunca da:
"Anana sor bakayım, sen bebek iken beşiğini kim sallıyordu?" cevabını verdi. Anama sordum evet oğlum beşiğinde ağladığın zaman beşik görülmeyen eller tarafından kendi kendine sallanırdı dedi…

ASKERLİĞİ:
1914 yılında başlayan 1.Dünya savaşında Erzurum, Kars Cephesinde (Şark Cephesinde) görevlendirilmiş ,Yanında askerlik yapan Yanında askerlik yapan bir kişi şöyle anlatır. "Şark cephesinde savaş çok şiddetlenmişti. Mübareğe Genç Osman diyorlardı. Karşıdan top yağıyordu. Üstümüze doğru savaş bir hayli şiddetlenmişti. Mübarek gelen topları bir şeyler söyleyip sağ elinin içiyle durduruyordu. Mübarek akşam olunca üstündeki kaftanını çıkarıp sallayınca yüzlerce mermi çekirdeği dökülürdü.""Şeyh Osman Nuri hazretlerinin hareketleri bir gün çok ilgimi çekti ve takip etmeye başladım. Akşam olunca Mübarek emrinde bulunan askerlerin çadırına girip bazı arkadaşlarımızın gözlerinden öperdi. Bu olay çok ilgimi çekmişti. O insanların cepheden sağ dönmediklerini gördüm. Mübareğe sordum. O da, "onların kaderini yaradan ne güzel yaratmış. Onlar Allah için ve vatanı için şehit oldular," buyurdu. Mübareğe Allah için bize de dua edin biz de şehid düşelim dedim. Mübarek gözlerini yumup biraz sonra "Evlad Allahu Teala'nın takdirini kimse bozamaz," diye buyurdu. 30 yıla yakın süren askerlik hayatını, kıdemli binbaşı rütbesiyle Elazığ Askerlik Şubesi başkanıyken noktalamıştır.

ŞEYH OSMAN'IN (r.a.) GAVS-I AZAM ŞEYH ABDULKADİR GEYLANİ'NİN (r.a.) TÜRBESİNİ ZİYARETLERİ VE SONRASI:
Şeyh Ömer'in (r.a.) halifesi olan Şeyh Osman (r.a.), Şeyh Abdulkadir Geylani'nin (r.a.) türbesine sık sık gitmesi... Gavs-ı Azam'ın (r.a.) mucizevi kerametiyle onunla açıkça konuşmaya başlaması, türbeye gittiğinde kapalı olan türbe kapısının kendiliğinden açılması gibi pekçok kerametlerin zuhuru, O'nun (r.a.) ruhaniyatıyla konuşmaya başlaması hadiseleri Şeyh Abdulkadir Geylani'nin (r.a.); “Oğlum Osman, sık sık atına bin de gel... O sultan boyunla atının üstünde gidişini göreyim!” demesi ve buna benzer gaybi, sırlı buluşmalar neticesinde Şeyh Ömer'in (r.a.) desturu olmadan Gavs-ı Azam'a dönmesi, ona aşık olma hadisesi sonrasında kalbi Şah Geylani'ye (r.a.) dönmüş... Ruhaniyatı, ferasetiyle bunu bilen Şeyh Ömer (r.a.) genç halifesine ders vermeyi düşünmüş. Birgün Biyara'daki sohbet, bir yaz günü akşamının derinliğinde tekkenin damında açık, yıldızlı bir havada yapılıyormuş. Herkes merdivenden tırmanıp dama çıkmış. Şeyh Osman Nuri (r.a.) abdest almada geciktiğinden en sona kalmış. Gavs Şeyh Ömer (r.a.) müritlerine: “O, merdiveni yukarı çekin!” demiş. Şeyh Osman (r.a.) dama çıkmak istemiş; ama merdiven yok... Sağda solda merdiveni ararken Gavs Şeyh Ömer'in (r.a.) sesi yankılanmış: “Osman, Osman sen Allah'a merdivensiz de gidersin...” Şeyh Osman Nuri'ye (r.a.) bu olayla bir ders vermek istemiş...

VEFATI:
1943 yılının Aralık ayında Malatya'dan Yozgat'a gelen bu büyük mürşit, büyük mutasavvıf, zamanın kutbu ve 12 tarikata hükmeden yüce bir GAVS olan, Şeyh Osman Nuri Bağdadi (KS) 40 gün gibi kısa bir süre içinde kendisini çevresine kabul ettirmiş, sevmiş, sevilmiştir. Vefatına yakın günlerinde "BENİ YOZGAT TOPRAKLARINA DEFNEDİNİZ" demiştir. Yozgat'ın kadir kıymet bilen halkı bu büyük misafirini, 40 günlük hemşerisini 23 Ocak 1944'de Çamlık altı mevkiinde, Sarı toprak mezarlığına defnetmişti. Yozgat’ın Sarı Toprak’lık Kabristanında bulunan Türbesi,Yurdumuzun dört bir yanından gelen ziyaretçilerin ve gönül dostlarının ziyaret ettikleri bir sevgi ve huzur abidesidir.



not:
Dervişlerim dünyada yaşar iken,
ismimi seslendiklerinde imdatlarına kavuşacağımı,
vefatları esnasında Azrail aleyhisselamı görmeyeceklerini
(Azrail aleyhisselam, sevdiklerinin sıfatıyla geleceğini),
kabirde sorgu sual meleklerini görmeyeceklerini,
mahşer günü mizan terazisi kurulduğunda her dervişinin hesabına
kendisinin oturacağını, derviş arkadaşlarını cennetteki makamlarına
yerleştirmeden kendi makamına oturmayacağını, cennete giren her derviş
arkadaşa Cenabı Hakk’ın ve Hazreti Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam’ın
cemalini göstereceğine Allah huzurunda söz vermiştir.
Cenabı Hakk beni yeryüzüne gönderirken, benim tarikatıma bi hakkân
intisab eden her dervişanın bu sayılan lütuflara bi hakkân mazhar olacaklarını vaat etmiştir.


Derviş evinden çıkar gelir, halkaya diz çöker ,istiğfarı şerif ,ihlası şerif , rabıta-ı şerif , Efdal-ü zikru fa’lemennehu La İlahe İllallah , der , derviş görevini yapmıştır. Şimdi sıra bende , diyor Mübarek!!! Gelirim alnımı dervişin alnına yaslarım, Vallahi ve billahi bir saniye geç kalsam , bu yolun reisi benim,sorumluluğunuz bana ait , Yarın mahkeme-i Kübra da Allah benden sorar niye geç kaldın diye.


Şeyh Osman Efendi, bir gün Şeyh Ali Efendi'ye; " Ali, en az 1'e 70 olmazsa kabul değil, bana 1 adım gelene en az 70 adım gelirim, bana tebessüm ile bakana ben kahkaha ile karşılık veririm" buyurmuştur. Yeter ki kul o yönde bir adım atsın...



“Oğul bizim dervişlerimize evvelallah kimse el süremez!!! Vallahi bir derviş için bir köyü yakarız. (Şeyh Osman Nuri Bağdadi H.z- k.s)”


"Miskin adamı sevmem, benim Dervişlerim cevval (İş yapmadan duramayan) olmalıdır." Şeyh Osman Nuri Bağdadi K.s


AŞIĞA NİŞAN GEREK , DERVİŞE BURHAN GEREK, ÇAĞIRINCA YETİŞEN, 

ŞEYH ALİ  - OSMAN GEREK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder