TEFEKKÜR-Ü MEVT ŞEKLİ NASIL OLMALI..?

TEFEKKÜR-Ü MEVT ŞEKLİ NASIL OLMALI..? __ (tefekkür-ü mevt)

Gözler kapatılarak kendimizi sekaret halinde ölümle pençeleşir bir vaziyette düşünürüz. Daha sonra da Allah'ın emri olan ölüme teslim oluruz.

Yakınlanmız üzerimizdeki elbiselerden bizi soyup imam efendiye teslim eder. imam efendi cesedimizi bir güzel yıkayıp temizledikten sonra kefenleyip tabuta koyarak camii önündeki musalla taşma taşınırım. Sonra cema-at namazımızı kılar ve omuzlarda bizi kabristana taşırlar.

'Kur'an'lar okunmaya başlar, bu arada cesette tabuttan çıkrılarak ebedi istirahatgah olan o daracık kabre yerleştirilir. Üzeremiz ilk önce bir sıra tahta daha sonra da yaradılışımızdaki Allah'ın kullandığı hammedde olan toprak kapatılır.

Artık bizim için bir yardımcı, bir dost, bir yaranın bulunmayacağı bir yolculuk başlamıştır. Burada tek dost ve tek yardımcı Allah'tır.

Daha sonra Münker ve Nekir sorgu sual melekleri gelir.

Rabbin kim? Peygamberin kim? Dinin hangi din? Kıblen neresi? diye sorarlar.

Biz de Allah'ın yardımı Resulullah'ın şefaati, Pirlerimizin ve meşayihlarımızın himmeti ile bir bülbül misali bu sualleri cevaplandırırız.

Kabrimiz genişler, Allah'ın emri ile cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüşür,

îşte o güzel yerde kıyametin kopmasım bekleriz.

îşte müferid dersler ve de toplu zikirlerimizde tefekkürü mevt gözler kapalı bu şekliyle hatıra getirilir.

=========================================================================

Tefekkür-ü Mevt ölümü düşünmek ve onu günde bir defada olsa beş dakika kadar hatırlamak, bizim tarikatımızın değişmez bir prensibidir. Ölümü tefekkür etmek, ölümü hatırdan çıkarmamak müride herşeyden önce dünyanın kendisi için bir gurbet evi bir gurbet diyarı olduğunu hatırlatır bunu sürekli hatırlayan bir müridde o gurbet evinde kendisine sılada lazım olacak şeylerin peşine koşar, boş heva ve heveslerin isteğine cevap vermez.

Ölüm halini düşünmekten uzak olan bir mürid ölümü unutur bütün emellerim dünyaya bağlar. O gurbet evinden hiç ayrılmayacakmış gibi dünya ve dünyalık-lar, boş heva ve heves ve de malayani işlerden kendini ayıramaz. Bu tefekkürü mevtin (ölümü düşünmenin) zahiri manası, batini manasına gelince burada da mürid, "Mutu gable ente mutu" yani ölmeden evvel ölümü tadın, ölmeden evvel olun, düsturunu kendisine ilke denir.

Bu ne demektir? Müridin nefsi emmaresinin ruhuna hoş gösterdiği kötü hasletlerinden sıyrılması, silkinip ayrılması demektir.

Müridin yaptığı ibadet ve taatleri, ruhuna gıda şekline gelerek o ibadet ve taatler kendisini günah-lardan sakındırmalıdır. Ahlakım ve ruhunu terbiye edebilmelidir. Ahlak ve ruh terbiye edildikçe tüm işle-nen ameller ruha gıda haline gelir ve tabiatıyla o ruhda, yavaş yavaş kötü hasletlerinden sıyrılarak, ayrılarak, yani yavaş yavaş o ruhda, kibir, riya, zulüm, hased, kin vs. vs. gibi kötü hasletlerden ayrılarak yerini tevazuya, adalete, alçak gönüllülüğe ve tevekküle bırakacak olması demektir, îşte ölmeden önce ölüm nefsin kötü huylarım yok etmek, öldürmek demektir. Nefsin bu kötü haseletleri yok oldukça ruh kendi öz benliğim bulur kendi özüne doğru yükselmeye başlar.

Haliyle o ruhun sahibi mürid de; çeşitli manevi mevki ve makamlara nail olur.

îşte tefekkürü mevtin zahiri ve batını manalarım ve faydalarım böyle özetledikten sonra tefekkürün yapılış yani münferid derslerde ve toplu zikirlerde tefekkürü mevt'in yapılma, düşünme şekli nasıldır. Biraz da ondan bahsedelim. Gözler kapatılarak kendimizi sekaret halinde ölümle pençeleşir bir vaziyette düşünürüz.

Daha sonra da Allah'ın emri olan ölüme teslim oluruz. Yakınlanmız üzerimizdeki elbiselerden bizi soyup imam efendiye teslim eder. imam efendi cesedimizi bir güzel yıkayıp temizledikten sonra kefenleyip tabuta koyarak camii önündeki musalla taşma taşınırım. Sonra cema-at namazımızı kılar ve omuzlarda bizi kabristana taşırlar. 'Kur'an'lar okunmaya başlar, bu arada cesette tabuttan çıkrılarak ebedi istirahatgah olan o daracık kabre yerleştirilir.

Üzeremiz ilk önce bir sıra tahta daha sonra da yaradılışımızdaki Allah'ın kullandığı hammedde olan toprak kapatılır. Artık bizim için bir yardımcı, bir dost, bir yaranın bulunmayacağı bir yolculuk başlamıştır. Burada tek dost ve tek yardımcı Allah'tır. Daha sonra Münker ve Nekir sorgu sual melekleri gelir.

Rabbin kim? Peygamberin kim? Dinin hangi din? Kıblen neresi? diye sorarlar. Biz de Allah'ın yardımı Resulullah'ın şefaati, Pirlerimizin ve meşayihlarımızın himmeti ile bir bülbül misali bu sualleri cevaplandırırız. Kabrimiz genişler, Allah'ın emri ile cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüşür,

îşte o güzel yerde kıyametin kopmasım bekleriz. îşte müferid dersler ve de toplu zikirlerimizde tefekkürü mevt gözler kapalı bu şekliyle hatıra getirilir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder